1982 yılında Gazetecilik mesleğimizde yeni yıllarımız üç yıllık falan bir hevesle çalışıyoruz. Hasankale'de matbaada Gazete çıkarıyoruz. Pasinlerin sesi Gazetesi, Bana bu mesleği teşvik eden Halis Güngör ve Rıfat Özaras ağabeylerime teşekkür ederim,
Örnek aldığım ağabeyim A.Yaşar Bayoğlu'nun elindeki fotograf makinasına sevdalanmıştım Gazeteci olmaya karar verdim. Kimse inanmaz direk gazete Genel müdürleriyle görüşüyordum. Medya patronlarının Bir Çoğuyla tanışma fırsatımız oldu. Genel müdürlerimiz. Bölge müdürlerimizin bizlere karşı olan samimiyetliğini bizim bir heves içerisinde olmamız o anki mutluluğumu paylaşamam, Anadolu'dan gitmişim Gazeteciliğe kendimi adamışım Genç ve dinamik olarak koşuşturuyorum. Medya Genel Müdürlerimizde sağolsunlar bir Taşra muhabiri olarak bizlere çok yakından ilgi ve alaka gösteriyordular. O gazete ve Ajansın Anadolu'daki sesi bizlerdik. Taşrada Gazetecilik yapmak çok zordur, imkanlar kısıtlı başarmak zordur. Şimdiki gibi teknoloji imkanları yoktu.
ANKA Haber Ajansına müarcaat ettim, Ankara'ya gittim o dönemin Çağdaş Gazeteciler Genel Başkanı ve Anka Haber Ajansının Yurt Haberler müdürü Ahmet Abakay abimin onayıyla Erzurum temsilciliğini aldım. Ahmet Abakay abimden çok şeyler öğrendim. Ahmet abim ajans binasını bana gezdirirken Anka Haber Ajansı Genel Müdürümüz Rahmetlik Müşerref Hekimoğlu'yla tanışma imkanı buldum.
Tabiki zaman sonra UBA Ulusal Basın Ajansı'na geçiş yaptım Genel Müdürümüz Baki Özilhan ve Özdem Alpdağ abimle çalışma fırsatı buldum. İkiside Rahmeti Rahmana kavuştu göçüp gittiler.Allah rahmet eylesin.
1983 Yılında Sarıkamış Soğanlı dağda Nato tatbikatı yapılıyordu.(Adventure 83 ) Nato üyesi bütün devletler ve Uluslararası Gazeteciler, ABD başta olmak Üzere Alman, İngiliz v.s. yani, Hepsi sarıkamış'talar, Ankara'ya ve İstanbul'a Basın merkezlerimize resim göndermemiz gerekiyor, Aramızdan bir Gazeteci görevlendirilirdi. Helikopterle sarıkamıştan Erzurum Havaalanına gelinirdi. Havaalanında her gazete ve ajanslara ait olan Basın Zarfları Genel merkezimize gönderilmek üzere yetkililere teslim edilirdi. Hiç unutmam, Basından sorumlu bir albayımız vardı. O günde havaalanı sırası bizdeydi. Fikret Dadaş Abim Allah uzun ömürler versin, Rahmetlik Yusuf Şenocak abim birde ben Helikoptere bindik Erzurum Havaaalına Gazetecilerin Film ve notlarımızın olduğu Zarfları götüreceğiz. Ben Onlardan Küçük olduğum için beni Helikopterde ortaya aldılar zaten önde pilot ve yardımcı pilot biz arkada, Fikret abim ve Yusuf abim Erzurum'a gelene kadar havadan görüntü aldılar.
Yapancı Gazeteciler Uydu sistemiyle Tele fotolarla resim gönderiyorlar. Bizim çoğumuzda o sistemler ve teknoloji yoktu. Sadece Hürriyette Kadir abimlerde, Anadolu Ajansında, Akajans da o sistem vardı. Yarım saate bir resim gönderilirdi. merdaneliydi döndükçe resim giderdi.Teleksler vardı Haberlerimiz teleksle yazar sarı renkli şeritlere alırdık ve telekse yerleştirir şerit bant ilerledikçe haberimiz Genel merkeze düşerdi. Nato' tatbikat bülteni çıkarmıştı her gazetecide bülten vardı,elimizde haftalık raporda neler yapılacağını biliyorduk. THA Ajans Muhabiri olduğum için bütün gazetelerde haberlerimiz çıkardı. Bende kurnaz davranırdım yarınki programı birgün öncesinden olmuş gibi yazar ödemeli telefonla aktarırdım Genel merkeze ve o günkü haberler aynı gün gazetelerde çıkardı. O gazetenin muhabirinin elinde o günkü haber patlardı. o da neymiş birde genel merkezden fırça yerdiler. haber gazetelerde çıkmış seni yeni haber geçiyorsun diye kızardılar muhabirlere, tabi bunlarda bize kızardılar niye program olmadan yazıyorsunuz. Sonuçta her gazetenin muhabiri var tatbikatta biz ajans olarak gazetemiz yok, erken haberi geçen kazanıyor bende gözü açıklık ederdim. Ajansa haberlerimizi geçerdik ertesi günü bizim yazılar çıktımı sevinçten uçardık.
O dönem Erzurum'da Gazeteci sayısı fazla yoktu. Hürsöz Ahmet Polat ağabeyim , Aziziye, Şeref Yılmaz ağabeyim, Milletin Sesi Kemal Alyanak ağabeyim,Albayrak gazetesinden Şinasi Ağabeyim, Akajans ve Tercüman'dan akrabam Durdemir Bilirdönmez Ağabeyim, Anadolu Ajansı bölge müdürü Mehmet Gültekin ağabeyim, Hürriyet Kadir Sabuncuoğlu ağabeyim, Süreyya Çarbaş ağabeyim, Fikret Dadaş ağabeyimiz, Ferruh Yenigül ağabeyim, Yusuf Şenocak ağabeyim, Cemal Çelebi ağabeyim, Öztürk Akkök ağabeyim, Necati Çakır ağabeyim, Behzat Çakır ağabeyim, İrfan Alyanak ağabeyim , TRT 'den Mustafa Bingöl, Mücahit Küleri, Tünay Şenocak, ağabeyim. Macit Gürbüz,Ali eşref Uzundere, Seracettin Avar,Talat Uzunyaylalı, Ali Kılıç, Kenan Taşkın, Hakan Kamber, Yalçın Bayar, Turan Durdağ, Sebahatin Yılmaz, Necati Tatar, Sadık Engin,Cahit Hınıslıoğlu, Vedat Refahiyeli, Mehmet Şener,Faruk Polat, Mevlüt Koçak ve Zekeriye Deniz, gibi Arkadaşlarımızla kardaşlarımızla ağabeylerimizle beraber çalıştık. Biz abilerimizi, üstadlarımızı Birbirimizi örnek aldık. Arkadaş olduk Koştuk Koşuşturduk, Fikirlerimizden faydalandık ,Rekabet ortamına girdik, Biz abilerimize saygı duyardık , Abilerimizde bizlere sevgi gösterirdi. Birlik beraberliğimiz vardı. Aile ortamı gibi bir birlerimizin ofislerine giderdik. dayanışma sağlardık. Filmlerimizi kendimiz yıkardık karanlık odada eğer benim çektiğim resim bozuksa diğer büro muhabir arkadaşlarımızdan rahatlıkla alırdık. Çoğu zamanda birbirimizle yarışır erken haberi atmak peşinde koşar arkadaşımızı atlatırdık. Hele ajanssa kendi haberimizin çıkmasını isterdik.
O zamanlar (THA)TÜRK HABERLER AJANSI O dönemin en güçlü ajansı Bölge Muhabiriyim, BÜRO MÜDÜRÜMÜZ MEHMET ŞERİF AYTEKİN Hocam Kendisi Ayrı Zamanda Eğitimci Erzurum'da Yüzlerce Muhasebeci yetiştirdi ve Ticaret lisesinde Müdür Muavinliği döneminde binlerce öğrenci mezun etti.
Mehmet Şerif Aytekin Hocamla bir iş çıkışı beraber yürüdük . Bir kasaba girdik et aldı iki ayrı parça, manava girdik aynı şeylerden, iki paket yaptırdı. çıktık Hocamla beraber Yürüyoruz. Bende Hasankale'ye gitmek üzere Mahalle başına yöneldim. Hocamın evide o tarafa doğruydu. Mehmet Şerif Hocam Kasaptan ve manavdan aldığı ikinci aynı yiyecekleri bana Al Enver'im bunlar senin ben sana aldım sana benim ikramım, hediyem evine götür afiyetle ye dedi. Ben almak istemedim sağolun hocam teşekkür ederim dedim. Mehmet Şerif Hocam Enver Benim alışveriş ahlakım bu biz beraber çalışıyoruz benim yanımda olan arkadaşım eşim kardeşim ve çalışanıma almakla huzur duyarım biz canız biz kardeşiz dediğinde duygulandım.
Bizleri Yetiştirip bu günlere gelmemizde vesile olan Basın Camiamızın değerli insanlarına, Sevgili ağabeyim akrabam emektarımız Dur Demir BİLİRDÖNMEZ ve MEHMET ŞERİF AYTEKİN Hocam Başta olmak üzere Hayatta olan ağabeylerimizin ellerinden öpüyorum,
Rahmeti rahmana gidenlerede Allah'tan rahmet diliyor mekanlarının cennet olmasını temenni ediyorum. İsmini hatırlayamadığım abilerim ve arkadaşlarımında affına sığınıyorum.