Bir John Wayne filminde başrol. O günlerden bu günlere Amerika’nın gücü, dünyaya yaptığı iyilikler…
Bir romantik Hollywood filmi. “Alice Harikalar Diyarında” ki gibi bir masal…
Zenginliğin, ihtişamın, huzurun yeridir belki. Bir Amerikan rüyasıdır. Orada her gün bir şehit haberi duymazsınız. Bir şehit çocuğu bayrağa sarılı tabutu öpmez, içinde babasının olduğunu anlamadan. Oradaki asker babalar kahramandır, başka ülkelerdeki asker babaları öldürüp gelmiş, sevinçle karşılanmıştır.
Benim Amerika hayalim bir ihanettir aynı zamanda;
Merak edene Suriye ve Yemen’i anlatırım. En yakın zamanlardan. Öncesinde olanları unutmak istediğimiz balık hafızalarımızla. Halep’te varil bombalarından saçılmış, yaralanmış ya da parçalanmış bebek cesetlerini hatırlatırım, hafızalara kazıyarak.
***
Benim Amerika hayalim, hüzünlü bir hayal kırıklığı;
Çocuklarımı orada okutup, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştıracağım. Beyniyle kendi ülkesinde bir şey yapamadığı için göç etmesi gereken bir rüya ülke. Başkalarının teriyle kazanılmış bir uygarlık zaferinden geriye kalmış bir bilgelik, bir demokratik ülke. New York gökdelenleri karşısında bir sitem.
Benim Amerika hayalim bir ön yargı;
Dünyada neler olduğunu umursamayan, kendi dışındakilere yaşama hakkı tanımayan bir zihniyet. Hatta dünyada olanlara sebebiyet veren bir vahşet. Belki de ilk kez bunun ne olduğunu çarşamba günü, bizzat az da olsa yaşadılar Washington’da…
Benim Amerika hayalim bir rüya; bir Hollywood filmi kadar romantik ve ulaşılmaz.
Benim Amerika hayalim bir gerçek; Ortadoğu’da olanlar kadar acımasız ve vahşi.