Enver GÜLER

Tarih: 08.11.2021 23:27

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİNİN İÇİMİ BOŞALTILIYOR?

Facebook Twitter Linked-in

1957 yılında kurulan Atatürk Üniversitesi, binlerce mezun verdi, bir dönem bilimde adından sıkça bahsettirdi ancak bugün bu başarının yetersiz olduğunu düşünenlerdenim.

Atatürk Üniversitesi taşra üniversitesi olmamalıdır.

Gazetemizi arayan bir akademisyen ‘’Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinin resmen içi boşaltıldı birçok hoca gitti. Bazı bölümlerde sadece 1 tane doktor öğretim üyesi kaldı. Haksız uygulamalara maruz kalıyoruz. Suçlu olsak zaten cezaevinde olurduk. Mobbing had safhada.

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1962 yılında faaliyete başlamış birçok değerli tıp insanınınım bilim dünyasına kazandırmış markalaşmış akademisyenlerin çıktığı bir fakülte.

Bir dönem tüm Doğu illerinin hizmet aldığı kalitede marka bir hastaneydi, Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi…,

Gazetemizi arayan ve yıllarca Tıp Fakültesinde görev yapmış Erzurum’a yıllarca hizmet vermiş bir çok öğrenci yetiştirmiş bir bilim insanın feveranları gerçekten kent adına üzüntü vericiydi

Gazetemizi arayan bir akademisyen ‘’Atatürk Tıp Fakültesi resmen içi boşaltıldı birçok hoca gitti. Bazı bölümlerde sadece 1 tane doktor öğretim üyesi görev kaldı. Haksız uygulamalara maruz kalıyoruz. Suçlu olsak zaten cezaevinde olurduk. Mobbing had safhada.’’ diyordu

Erzurum sağlık alanında doğunun başkentiyken, bugün doktor sayısındaki ve yeterliliğindeki başarıyı Malatya gibi illere kaptırdık.

Hükümet devasa binalar yapıyor sağlıkta atılımlar yapılıyor ancak, Tıp Fakültesinde akademisyen kalmıyor. Bu fevrilikle hükümetin başarılarına gölge düşüremezsiniz.

Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın bu yaklaşımı ve kararları doğru bir yaklaşım değil.

40, 50 yıl bu kente hizmet etmiş bir profesörü mahkemelerde uğraştırmak, suçlu gibi ilan etmek kamu vicdanıyla örtüşmüyor. Cezası olanlar elbette cezasını çekmeli, bu durum kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Hukukta inisiyatif olmaz.

Masumiyet karinası hukukta önemli bir kaidedir. Çamur at izi kalsın anlayışı hakkaniyetle örtüşmez.

‘’Sen benim kafama uygun değilsin’’ diyerek ego tatminiyle yetkinizi sınırsız kullanırsanız kent giderek kan kaybetmeye devam eder ve kentte başarısızlıklarınızla anılırsın. Sizi bu görevlere layık görenleri hayal kırıklığına uğratmayın. Siyasi erkin oy oranını olumsuz yönde etkilemeyin lütfen…

Bir rektör olarak her görüşten akademisyenlerin yöneticisi olduğunuzu da unutmamanızı öneririz.

Bu makamlar kalıcı değildir sayın rektör…

Sizi eleştiren gazeteci haksız, akademisyen haksız, birde aynaya bakmakla yarar var sayın rektör.

Biz gazeteciler bugüne kadar birçok bakanla, vekille, valiyle, rektörle, müdürle çalıştık. Hiç birisi kalıcı olmadı. Geriye ne mi kaldı, hoş seda bırakanlar hatırlandı hep. Hırslarına yenilenlerin esamesi bile okunmuyor.

Eleştiriye açık olup, kamuoyunu doğru bilgilendirmelisiniz.

Hangi akademiyseler hangi suçtan ne için görevden alındı? Bunu kamuoyu bilmek ve duymak istiyor.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —