ATİLLA SAMAT

Tarih: 31.10.2021 17:21

AH O YILLAR

Facebook Twitter Linked-in

Bu ilkyazımda 80 ler 90 lar de genç ve çocuk olanların günümüze göre ne kadar şanslı olduğunu anlatmak istiyorum.

Nostalji diye bir kavram tamda şimdi yerinde bir kelime oldu. Ne ara biz bizlikten çıktık.

Nedense o yılları bilenlerin birçoğu günümüzdeki sosyal hayatla savaş halinde.

Çünkü büyük küçük kavramı saygı kavramı vardı.

Tahtadan arabalarla oynar horoz şekeri yada leblebi tozuyla bayram ederdik.

Günümüzün vebası internet sosyal ağlar üzerinden kandırılan kızlar.

Sosyal ağlar üzerinden kurulan çeşitli mesajlaşma, oyun ve buna benzer şeyler kullanılarak gençler tuzağa çekilmektedir.

İki tatlı söz bazen başkasına ait fotoğraflarla tuzağa çekiliyor.

Zamanın böyle tuzaklarla geçtiğini artık aile ortamı kalmadığını görüyoruz.

O zamanlar anne kız ilişkileri o kadar güçlü idi ki anne kızın hem danışmanı hem de koruyucu meleğiydi.

Ebeveyn olmak kitabı veya okulu olmayan zor bir uğraş. Üstelik önceden deneme imkânımız ya da zorlandığımızda açıp bakabileceğimiz bir kullanma kılavuzumuz da yok.

Belki de anne baba olmanın en zorlu tarafı tecrübe kazanarak öğrenmek, öğrenirken de tüm iyi niyetimize rağmen zaman zaman hata yapmak. Her ebeveyn hatalı davranabilir; yeter ki çocuklarımızın verdiği tepkilerden hatamızı anlayıp gelecek sefer dikkatli davranalım. Çocukların hayatında etkili olan birçok popüler sosyal medya uygulamaları (Facebook, İnstagram, Snapchat, Youtube, Tik Tok vb.) bulunmaktadır.

Bu popüler uygulamaların yanına önümüzdeki yıllarda yeni uygulamaların eklenme ihtimali de oldukça yüksek görünüyor. Sanal dünyada gereğinden fazla vakit geçirmek çocukların ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Televizyon dizilerinde genelde şiddet e meyil ya da iyice zıvanadan çıkan aldatmayı meşruymuş gibi gösterme iyice insanları aslından uzaklaştırıyor.

Dedik ya eskiden babaya anneye büyüğe sorulur danışılırdı. Her konu doğru cevap vermese de tecrübe mutlaka doğruya ulaştırırdı. Çok şey kazandık. Teknoloji aldı bizi uçurdu. Kabul etmek gerekir muasır medeniyet bu olsa gerek. Ya kaybettiklerimiz. Keşke kaybetmeden bunlara sahip olabilseydik. Dışarda oynayan çocuklar hem gelişim hem iletişim de daha öndeydiler.

Şimdi dünyanın diğer bir ucunda arkadaşlık edinen çocuklar yerlerinde kalkmaz oldu. Kendi mahalle arkadaşından bir haber olan gençler aslında tehlikenin farkında bile değiller. Türk toplumunun değişmeyen bazı kırmızıçizgileri vardır. Vatan Millet Bayrak Namus gibi halen bunlar çizgimiz. Saygı olmayan bir toplumda bu çizgilerde tehlikededir.

Kendi komşusundan bir haber olan gençler kilometrelerce uzakla ilgileniyor. Sanki etrafındakiler yokmuşçasına. Bunlara bazı kanallardaki seviyesiz diziler ha bire körüklemede. Orta kuşak için sanki iki farklı Türkiye. Yokluk yıllarından bu zamana kadar gecen süre çok ciddi bir süreç. Gençlerin görmediği o yıllar hikaye gibi oldu. Özümüzle teknoloji ve ilerleme aslında çok güzel. Sadece bu balansı yakalamak lazım. Önce aile sonra da okul ilişkileri çok önemli. Hepimize düşen en asli görev çocuklarımıza o yılları da aşılamak.

Kalın sağlıcakla

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —