Ünlü şef Somer Sivrioğlu: Karnıyarık hastasıyım

Ünlü şef Somer Sivrioğlu: Karnıyarık hastasıyım

Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı-WorldFood İstanbul’a katılan ünlü şef Somer Sivrioğlu, “Anneannemden gelir, karnıyarık hastasıyım.

Karnıyarık benim en sevdiğim yemektir. Sofranın toparlayıcılığını çok genç yaşta keşfettim, değişik politik görüşleri ve inançları olan bir aileydik. Ama sofraya geldiğimiz zaman anneannemin o yemekleri bizi birleştiriyordu. Yemek dünyadaki birçok sorunun en azından konuşulabileceği bir ortamdır” dedi.

İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (İHBİR) destekleriyle 28’inci kez TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını açan Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı-WorldFood İstanbul yarın sona erecek. Fuar, 300’den fazla yerli ve yabancı markanın katılımı ile sürüyor. Ünlü şef Somer Sivrioğlu da Food Master’s Class etkinliğine katılmak ve stantları ziyaret etmek için TÜYAP’taydı. Sivrioğlu, İHBİR standını da ziyaret etti. İHBİR Şube Müdürü Ayşe Ekinci ise Sivrioğlu’na Türk mutfağına katkılarından dolayı el yapımı çini ve lokum takdiminde bulundu. 

“WORLDFOOD İSTANBUL HARİKA BİR FUAR”

Hediye takdiminden sonra fuarla ilgili açıklamalar yapan Sivrioğlu, “WorldFood İstanbul harika bir fuar, özellikle pandemide bu kadar zor bir dönemde böyle bir organizasyonu yapmaları çok kıymetli, emeği geçenleri tebrik ediyorum. Fuarın bir parçası olmaktan çok mutluyum. Uzun zamandır yurt dışında yaşan bir şef olarak oradaki gıda fuarlarında Türk mutfağının temsilciliğine katkıda bulunmaya çalıştım. Avustralya gibi uzak bir noktaya Türkiye’den de temsilciler geldi, bu da benim çok hoşuma gidiyor. Ürünlerimizin global pazarlama sıkıntısı var. İnşallah bu fuarlarla, katılımlarla ihracatı artırarak İHBİR gibi kurumlarla beraber çalışarak, biz şefler üzerimize düşeni yaparak Türk mutfağını dünyada da hak ettiği yere getireceğiz” diye konuştu.

TÜRK ÜRÜNLERİNİN MARKALAŞMAYA İHTİYACI VAR

Dünyada Türk ürünlerinin kalitesinde çok az ürün olduğunu vurgulayan Sivrioğlu, “Yurt dışında şef olarak çalıştığım için ürünleri biliyorum. Ülkemizdeki kaliteli ürünler yurt dışı pazarına pek giremiyor, markalaşmamış ürünler geliyor. Firmaların yapması gereken coğrafi işaretli, kaliteli ürünleri Türk markası adı altında burada paketleyip, o şekilde yurt dışına sunmaktır. Ben yurt dışında fındığı konuştuğum zaman insanlar şaşırıyor. ‘Bir Türk neden fındığı anlatıyor?’ diyorlar, kayısı veya incir konuştuğumuzda ‘kayısı, incir Türkiye’den mi geliyor?’ diyorlar. Ürün bazında ciddi bir markalaşmaya ihtiyacımız var. Dünyada, Türkiye’nin gastronomi anlamında görünüşü ‘egzotik, enteresan’ onu daha paydaş haline getirmemiz lazım. Bunun için de herkese ciddi görevler düşüyor” ifadelerini kullandı.

“AŞÇILIK ZOR İŞ”

Aşçılığın zor olduğunu söyleyen Sivrioğlu, “Yıllardır bu mesleği yapıyoruz, hiç kolay bir meslek değil. Ama karşılığında getirdikleri çok güzel geri dönüşler var. Şef olup şöhreti yakalama ihtimaliniz, iyi araba kullanıp Formula 1’e katılma ihtimaliniz kadar yüksek. Bunu moral bozmak veya şevk kırmak için değil daha gerçekçi olsun diye söylüyorum. Şeflikle, gastronomiyle ilgilenen insanlar, hayat gustosu olan, ürüne, tarıma saygı duyan insanlardır.  Eğer hakikaten içinizde yanan bir alev olarak hissediyorsanız mutlaka aşçılık mesleğini yapın. Ama ‘ben aşçı olayım, sonra televizyona çıkarım’ derseniz bunun şansı oldukça azdır. Eğitim almak şart, büyük avantaj ama yetenek de çok önemli” dedi.

“KADIN ŞEFLERE FIRSAT VERİLMELİ”

Sivrioğlu, “Çok iyi erkek ve kadın şeflerle çalıştım. Evlerdeki mutfakta kadınların hakimiyeti var ama sektörde erkek dominat bir mutfak hakimiyeti var. Kadın şeflere daha çok fırsat verilmesi, öneminin daha da artırılması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

“EN SEVDİĞİM YEMEK KARNIYARIK”

Somer Sivrioğlu, “Karnıyarık hastasıyım, anneannemden gelir, karnıyarık benim en sevdiğim yemektir. Anneannemin çok modern bir çevresi bulunuyordu, 2 doktor dayım vardı, annem İstanbul’daydı. Sofranın toparlayıcılığını çok genç yaşta keşfettim, değişik politik görüşleri ve inançları olan bir aileydik. Ama sofraya geldiğimiz zaman anneannemin o yemekleri bizi birleştiriyordu. Toplumda da bu geçerli, ‘yemeğini yediğin insanla kavga edemezsin’ diye bir laf vardır. O yüzden insanları masada buluşturmak çok önemli. Yemek dünyadaki birçok sorunun en azından konuşulabileceği bir ortam, yemek ve gastrodiplomisiyi çok seviyorum” ifadelerini kullandı.

“MUTFAĞI İKLİM BELİRLİYOR”

“Coğrafya ne veriyorsa onu alıyorsunuz” diyen Sivrioğlu, “Asya bölgesindeki mutfaklara ciddi sempatik ve hayranlık besliyorum. Özellikle Japon mutfak kültürüne de ekstra bir ilgim var. Avustralya çok kültürlü bir ülke. Her bölgenin en iyi yemeklerini tatma imkanı buluyorsunuz. Çünkü ciddi bir göçmen toplum var, topraklar verimli kendi yemeklerini yapıyorlar. Dünyadaki bütün mutfakları öğrenmek, farklılıkları bilmek lazım. Akdeniz mutfağı ile Latin Amerika mutfağı ile Türk mutfağı arasında ciddi benzerlikler var. Mutfağı da iklim belirliyor” dedi.