İleri Sürüş Teknikleri Uzmanı ve Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Derneği İstanbul Temsilcisi Selçuk Dedeoğlu, Herkes Duysun’a ‘Yol Hipnozu’ ile ilgili açıklamalarda bulundu. Dedeoğlu yol hipnozunun nedenlerini ve dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
Esmanur GÜLBAHAR - Herkes Duysun / İSTANBUL (İGFA)- Yol hipnozu, sürekli olarak 2-3 saatten daha fazla direksiyon başında kalındığında sürücülerin yaşadıkları bir durumdur. Sürücünün yorgunluk durumuna göre daha erken bir zaman diliminde de görülebilmektedir. Yol hipnozuna maruz kalan bir sürücü, zaman ve mekan ile bağlantısını kaybetmektedir. Gözleri açık fakat içi uyumakta olduğundan yanındaki yolcuların birçoğu durumu fark etmemektedir.
YOL HİPNOZU VAKALARINDAKİ ORTAK KOŞULLAR
Yol hipnozu vakalarındaki ortak koşullardan bahseden Dedeoğlu, ilk koşulun kazanın hız limitlerinin yüksek olduğu ve yolun mütemadiyen düz olduğu bölümlerde meydana gelmiş olmasına dikkat çekerek, “Araştırmalar, uykusuzluğa veya yorgunluğa bağlı kazaların, hız limitlerinin yüksek olduğu karayollarında ve sürekli düz gidilen yollarda daha fazla meydana geldiğini göstermektedir. Özellikle düz yollarda gözlerinin hep aynı noktaya bakması, yorgun bir sürücünün daha kolay uyku moduna geçmesini sağlamaktadır.” dedi.
İkinci ortak koşulun, sürücünün kazayı önleyebilmek için herhangi bir girişimde bulunamamış olması olduğunu belirten İleri Sürüş Teknikleri Uzmanı, “Kaza verileri, uykulu sürücülerin kazayı önleyici bir harekette bulunma olasılıklarının oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Ender olarak aracı yoldan çıkan sürücülerin son anda rutin olmayan bir sarsıntı veya diğer bir uyarıcı (korna sesi gibi) sonucu uyandıkları ancak yeterli ve doğru önlemi alacak kadar zamanlarının kalmamış olması nedeniyle kazayı önleyemediklerini göstermektedir.” şeklinde konuştu.
Selçuk Dedeoğlu, üçüncü koşulun ise ‘Sürücünün araçta yalnız olması’ olduğunu belirterek, “Uykusuz araç kullanmaya bağlı kazaların yaklaşık %80'inde sürücünün araçta yalnız olduğu saptanmıştır. Öte yandan, direksiyon başında uyuya kalan ancak kaza yapmayan sürücülerin ise araçta yalnız olmadıkları görülmüştür.” dedi.
SÜRÜCÜ YORGUNLUĞU VE UYKUSUZLUĞUNUN TRAFİK GÜVENLİĞİNE ETKİSİ
Yorgun ve uykusuz araç kullanmanın da en az alkollü araç kullanmak kadar tehlikeli olduğunu vurgulayan Dedeoğlu, “Birçok kişi alkollü araç kullanmanın ne kadar tehlikeli olduğunun bilincinde ve farkında olmakla birlikte, yorgun ve uykusuz araç kullanmanın da en az alkollü araç kullanmak kadar tehlikeli olduğu ve bunun, en önemli kaza nedenlerinden biri olduğu gerçeğini yeterince bilmemekte ya da göz ardı etmektedir. Uykusuzluk, tıpkı alkol ve uyuşturucunun etkisi altındayken olduğu gibi sürücülük performansını da olumsuz etkilemekte ve ciddi trafik kazalarına neden olmaktadır; ABD Ulusal Karayolları Trafik Güvenliği Dairesi (NHTSA) verilerine göre yorgun ve uykusuz araç kullanmaya bağlı her yıl yaklaşık 100.000 kaza (tüm kazaların % 1.5'i) ve yılda yaklaşık 1500 ölüm (tüm ölümlü kazaların % 4'ü) meydana gelmektedir. Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre ise yorgun ve uykusuz araç kullanmanın kazaların oluş nedenleri arasındaki payı (% 17.1) çıkmaktadır.” dedi.
DİREKSİYON BAŞINDA YORGUNLUK VE UYKU BELİRTİLERİ
İleri Sürüş Teknikleri Uzmanı Selçuk Dedeoğlu, direksiyon başındayken yorgunluk ve uykusuzluğun basit işaretleri olduğunu belirterek, “Bunlar gözlerin karıncalanması, göz kapaklarının ağırlaşması, ensede gerginlik, sırt ağrıları, esneme, başı dik tutmakta güçlük çekilmesi, konuşurken dilin peltekleşmesi, gözleri belirli bir noktaya odaklamada güçlük çekilmesi, mesafe tahminlerinde hata yapmak, trafik işaretlerinin atlanması ya da hatırlanmamasıdır.” dedi.
SÜRÜCÜ YORGUNLUĞUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Özellikle ticari araç ve ağır vasıta sürücüleri olmak üzere sürücülerin hangi nedenlerle yorgun ve uykusuz olarak direksiyon başına geçtiklerine dair yapılan araştırmalar incelendiğinde, uykusuz araç kullanmaya bağlı faktörlerin dört temel grup altında toplandığını belirten Dedeoğlu bu faktörleri şöyle sıraladı:
a)Zaman: Günün hangi saatlerinde ve ne kadar süreyle araç kullanıldığı yorgunluğu ve uykusuzluğu belirleyen en temel faktör olarak görülmektedir.
b) Direksiyon başına geçmeden önce uykusuz kalmak ya da yeterli uyku uyumamak: Araştırmalar göstermektedir ki, genelde ortalama 16 saatten fazla uykusuz kalma sonucunda sürüş performansında önemli derecede bozulmalar başlamakta ve trafik güvenliği açısından da ciddi tehlikeler başlamaktadır.
c)Uyku bozukluğu: Ağır vasıta sürücülerinde görülme sıklığı daha fazla olan çeşitli sağlık sorunlarına bağlı (uyku apne sendromu ve narkolepsi gibi) uyku bozuklukları, sürücülerin direksiyon başında uyuya kalmasına neden olmakta ve trafik güvenliği açısından ciddi tehlikeler oluşturmaktadır.
d) Çevresel faktörler: Yolların monoton olması, uyarıcı önlemlerin alınmamış olması, iklim koşullarının elverişsiz olması ya da sürücülerin ihtiyaç duyduklarında dinlenme ve uyku molalarına olanak sağlayacak tesis veya mola yerlerinin bulunmayışını da yorgunluğu artıran önemli faktörler arasında sayabiliriz.
Dedeoğlu ayrıca, “Emniyet Genel Müdürlüğü Bu tip sorunların giderilmesine yönelik, denetim istasyonlarında yorgun ve uykusuz sürücüler için dinlenebilecekleri ve uyku uyuyabilecekleri olanakları sağlamaya yönelik çalışmalar yapmakta ve bu hizmeti tüm karayollarındaki trafik denetim istasyonlarına yaymak için çalışmalar yapmaktadırlar.” dedi.
YORGUNLUK VE UYKUSUZLUĞA BAĞLI KAZALAR EN ÇOK KİMLERİ TEHDİT ETMEKTEDİR?
İleri Sürüş Teknikleri Uzmanı Selçuk Dedeoğlu, yorgunluk ve uykusuzluğa bağlı olarak gelişen kazaların özellikle ağır vasıta sürücüleri olmak üzere, dinlenmeden uzun süre araç kullanan sürücüler, sık sık gece yolculuğu yapanlar, uyku bozukluğu olan kişiler (kronik uykusuzluk, narkolepsi veya uyku apnesi gibi gündüz aşırı derecede uykusuzluk yaratan bozukluklar) uyku getiren ilaç kullanan kişiler, alkolün etkisinde araç kullananlar, vardiya sistemiyle çalışanlar ve diyabet hastalarını tehdit ettiğini ifade etti.
ALINACAK ÖNLEMLER VE ÖNERİLER
Uykusuz ve yorgun araç kullanmaya karşı alınacak önlemlerin ya doğrudan uykusuz araç kullanmamayı amaçlayan ya da uykusuzluk meydana geldikten sonraki durumu düzeltmeye yönelik olduğunun altını çizen Dedeoğlu, “Yeterli uyku uyuyarak uykusuzluğu önlemek herhangi bir telafi edici önlemden hem daha kolaydır hem de daha etkilidir. Uyku geldikten sonra alınan önlemlerin etkisi çok fazla sürmemektedir. En fazla sürücülerin uyuyabilecek bir yer bulmalarına yetecek kadar bir süre için etkili olabilmektedir. Kafein alımı, radyo dinlemek, araçtan inip kısa bir yürüyüş yapmak, camı açmak vb gibi geçici önlemler kesinlikle iyi bir uyku alışkanlığının yerini almamalı ve uykusuz sürücülerin varacakları yere güvenle varmalarını sağlayacak etkili stratejiler olarak algılanmamalıdır.” dedi ve sürücülerin bu hususta alabilecekleri önlemleri şöyle sıraladı:
SÜRÜCÜLERİN ALABİLECEKLERİ ÖNLEMLER
a) Direksiyon başına geçmeden önce:
· Uykusuzluğa neden olan hastalıkların tedavi edilmesi
· Yeterli uyku uyumak için zamanın iyi planlanması
· Uykulu iken yasal limitin altında bile alkol alınmaması
· Gece saat 12 ile sabah saat 6 arası mümkün olduğunca araç kullanılmaması ·
· uyku getirici ve uyuşturucu etkisi olan ilaç tedavisi süresince araç kullanılmaması
b) Direksiyon başındayken:
· Uzun süreli araç kullanırken düzenli aralıklarla dinlenme molaları verilmesi
· Aralıklı molalar vermek kaydıyla günde ortalama 8-9 saatten fazla araç kullanılmaması
· Yorgun ve uykusuz hissedilmesi halinde araç kullanmayı bırakıp, uygun bir yerde yeterli uykuyu alıncaya kadar uyunması
· Yola devam etmeden önce kısa bir uyku molası verilmesi: 15-20 dakikalık uyku molalarının performansı artırdığı görülmüştür
Dedeoğlu bu konu ile ilgili labaratuvar ortamında yapılan bir araştırmayı örnek göstererek, “35 saat süresince her altı saatte bir verilen uyku molalarının performansı sürdürmekte etkili olduğu bulunmuştur. Bazı araştırma sonuçları ise kahve, çay veya kola gibi kafein içeren uyarıcıların, uykulu kişilerde dikkati artırdığını göstermektedir. Ancak, kafeinin performans üzerinde deneylerle kanıtlanmış etkileri bulunmakla birlikte, bu etkilerin kısa süreli olduğu ve sadece uygun bir yer bulup dinleninceye kadar işe yarayabileceği ve uykusuzluğu gidermenin en etkili yolunun sadece uyumak olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Uzun yola çıkarken alınacak önlemler, uzun yol öncesi alacağınız bazı küçük ama önemli önlemler, çok daha güvenli ve keyifli yolculuk yapmanızı sağlayabilir.” şeklinde konuştu.
PERİYODİK BAKIMLARA DİKKAT!
Aracın periyodik bakım zamanının geçmesi durumunda yola çıkmanın, sorunları da beraberinde götürmek olduğunu belirten Dedeoğlu, “Bakımı geçmiş bir araçta küçük motor problemleri, frenaj sorunları gibi can sıkıcı durumlar görülebilir. Bu yüzden tedbirinizi alarak yola çıkın. Kirlenmiş hava filtresi, eskimiş yağ motorun randımanını düşürür. Eğer periyodik bakıma gidemediyseniz en azından hava filtresini ve yağı zamanı geldiyse değiştirin. Ayrıca frenle ilgili olarak da en azından balataları kontrol ettirin.” dedi ve dikkat edilmesi gereken diğer hususları da şöyle sıraladı
Gideceğiniz güzergahtaki hava ve yol şartları
Aracınızın lastiklerinin sağlığı ve mevsime uygunluğu
Sileceklerin ve silecek suyunun kontrol edilmesi
Uzun yol öncesi küçük tedbir paketi
Yola uykusuz çıkılmaması