Sivas'ta 2021 yılının Haziran ayından beri hizmet veren periton diyalizi ünitesi toplamda 9 hastaya ulaştı. Periton diyalizinin avantajları hakkında bilgiler veren Nefroloji Uzmanı Hacı Hasan Yeter, tedavinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) güvencesiyle hastalara ulaştırıldığını belirtti.
SİVAS (İGFA) - Hastaların sosyal yaşamını kısıtlamadan tedavi görmelerine sağlayan periton diyalizi, Sivas Numune Hastanesi'nde uygulanmaya devam ediyor.
Periton diyalizinin, kanı zararlı atıklardan temizlemek için hastanın kendi karın zarının filtre yerine kullanılarak uygulanan bir yöntem olduğunu aktaran Uzm. Dr. Hacı Hasan Yeter, “2020 yılı verilerine kronik böbrek hastalığı tanısı ile böbrek yerine koyma tedavileri gören 11 bin 596 hasta bulunmaktadır. Bu hastaların bin 175’i periton diyalizi tedavisi görmektedir. Hemodiyaliz ve böbrek nakli gibi yerine koyma tedavilerinden yüzde 10’u periton diyalizi tedavileridir” dedi.
Periton diyalizi tedavilerinin devlet güvencesine alındığını da sözlerine ekleyen Uzm. Dr. Yeter, SGK güvencesinde olan hastaların ücret ödemeden tedaviye ulaşabildiğini ifade etti.
Periton diyalizinin tıbbi ve sosyal faydalar sağlayan bir yöntem olduğunu belirten Uzm. Dr. Hacı Hasan Yeter, “Periton diyalizi yapabilmek için hastanın sağlıklı bir periton yapısının olması ve tedaviyi yapacağı bir ortamın bulunması yeterlidir. Periton diyalizi tedavisinin hemodiyaliz ile karşılaştırıldığında üstünlükleri vardır. Kalan böbrek işlevleri daha uzun süre korunabilir. Ayrıca hasta beslenme ve sıvı alımı konusunda kısıtlanmayabilir. Hastalarımız tedavilerini, gece saatleri yapıp gündüzleri tamamen özgür olabilirler” dedi.
Periton diyalizi ile ilgili doğru bilinen yanlışlara vurgu yapan Hastanemiz Nefroloji Uzmanı Dr. Meryem Timüçin de, hastaların doğru sandığı yanlış bilgilerden birinin işlem sırasında mikrop kapma olasılığının yüksek olmasıdır. Kurallarını öğrendikleri tedavinin diğer tedavilerden farklı bir enfeksiyon riski bulunmamaktadır. Bazı hastalar periton diyalizini kendi başlarına yapamayacaklarını düşünüyor ve kendilerine güvenmeyebiliyor. Aslında fiziksel olarak bir engeli olmayan bütün hastalar tedaviyi kolaylıkla öğrenip uygulayabilir, kendi tedavilerini yapabilmenin özgüveni ile sosyal hayatlarını kısıtlamadan daha özgür bir şekilde tedavilerini devam ettirebilir” diye konuştu.