Asıl adı Murat Çobanoğlu olan âşık, şiirlerinde genellikle Çobanoğlu mahlasını tapşırır. 1 Kasım 1940’ta Kars’ın Kaleiçi mahallesinde doğmuştur (Halıcı 1992: 140, Durbilmez 2014: 60). Babası Gülistan, annesi Lâle (Lala) Hanım’dır. Ailesi aslen Revanlı olup 1877-1878 Osmanlı-Rus harbi sırasında Anadolu’ya göçerek Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Koçköyü’nde yaşamaya başlar (Durbilmez 2014: 57). Çobanoğlu; Yasemen, Gülseren, Seyfettin, Çimen ve İbrahim’den sonra altıncı çocuk olarak dünyaya gelir. Kendisinden sonra da Ahmet ve Mehmet adlarında ikiz kardeşleri olur (Durbilmez 2014: 62). Büyükbabası Koç köyünden Sadık Ağa, babaannesi aynı köyden Mine Hanım’dır (Durbilmez 2014: 57- 58). 1947’de okumaya başlayan Çobanoğlu, 1952’de Kars Gazi Ahmet Muhtar Paşa İlkokulunu bitirir. Kars Merkez Ortaokulu’na yazılır, fakat devam etmez. Uzun bir aradan sonra 1987’de ortaokulu, 1992’de liseyi dışarıdan bitirerek diploma alır. Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi’nde okumaya başlar, fakat işlerindeki yoğunluk sebebiyle yüksek öğrenimini tamamlayamaz (Durbilmez 2014: 60- 61).
Babasının etkisiyle âşıklığa yönelir. “Bade içerek” ve “usta-çırak ilişkisi”yle ustalaşır (Durbilmez 2014: 131). Babası Gülistan Çobanlar, 19. yüzyılın ünlü âşıklarından Âşık Şenlik’in yetiştirdiği hikâyeci âşıklardandır. İki yıl kadar bir süreyle Âşık Şenlik’in çıraklığını yapan Âşık Gülistan, oğlu Murat’ın ustası olmuştur. Babasıyla düğünlere katılmaya başlayan Murat, önceleri usta malı deyişler söyler ve babasından öğrendiği hikâyeleri anlatır. Saz çalmayı 13-14 yaşlarındayken öğrenir. 1952’de gördüğü bir rüyada bade içer, kendi deyişlerini de icra etmeye başlar. Bade içişini şöyle anlatır: “Yaylalara çıkma zamanı gelmişti. Arabalar Kars’ın yakınında olan bir yaylaya gidiyordu. Ben de bunların arasındayım. Yaşım on üçtü. Yolda çok susamıştım. Arabadan inip bir çeşme gözesine koştum. Su içtikten sonra otlara, çiçeklere daldım. Oracıkta uyuyakalmışım. Gözümü açtığımda gece olmuştu. Uyanınca kendimi daha güçlü hissettim. Hafızamda bazı şeylerin yer ettiğini anladım. İşte o zaman nasibim olan âşıklık ilhamı bana verildi. Sabah, yaylada beni bulamayan babam beni aramak için yollara düşer. Başımdan geçenleri dinledikten sonra âşık olacağımı söyleyerek saz aldı. Sazı tutmasını, âşık makamlarını (=saz havalarını, ezgilerini) öğretti. İşte âşıklığa böyle başladım.” (Durbilmez 2005). Âşığın rüya motifinin plânı, Umay Günay’ın Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi adlı eserinde de yer alır (Günay 1986:148-149). Babası Gülistan’dan başka Şavşatlı Deryamî, Sarıkamışlı Dursun Cevlanî, Posoflu Müdamî, Bardızlı Nihanî, Kağızmanlı Cemal Hoca, Arpaçaylı Hâmit İlhamî, Ardanuçlu Âşık Efkârî de Murat Çobanoğlu’nun yetişmesine katkı sağlayan usta âşıklardandır (Durbilmez 2014: 132).
Asıl soyadı “Çobanlar” olan âşık, “Çobanoğlu” mahlasıyla tanınmaya başladıktan sonra, mahkeme kararıyla “Çobanoğlu” soyadını kullanmaya başlar. Kars’ın Susuz ilçesine bağlı Kiziroğlu köyünden Şahbender Ağa ile Havva Hanım’ın kızı olan Yıldız Hanım ile 1958’de evlenir. 1961’de Şentürk, 1968’de Nasibe, 1971’de Nesrin, 1980’de Ozan Umut adlı çocukları doğar (Durbilmez 2014: 60- 62).
1964’te, “saz şairi” olarak TRT Kars Radyosu’nda programlara çıkmaya başlar. Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Kars Ani’den, 16 Ağustos 1064’te, Anadolu’ya girişinin yıl dönümü kutlamaları kapsamında, 1966’da, Kars Âşıklar Kahvehanesinde yedi gece yapılan programda dikkat çeker. Dönemin Kars Folklor ve Turizm Derneği Başkanı Kutlay Doğan tarafından aktarılan bilgiye göre, dönemin Millî Eğitim Bakanı, Türk Tarih Kurumu Başkanı, Türk Dil Kurumu Başkanı ve Orhan Şaik Gökyay’ın da aralarında bulunduğu yirmiye yakın bilim adamı bu programa büyük ilgi gösterir. Bu programdan sonra Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova ve İlhami Demir’i İstanbul Üniversitesi’ne davet eden Orhan Şaik Gökyay -bir ay kadar bir süreyle- halk edebiyatı derslerini uygulamalı olarak yapar. 1966’dan itibaren Feyzi Halıcı tarafından Konya’da yapılan Türkiye Âşıklar Bayramı’nın tamamına katılır. “Atışma”, “türkü”, “hikâyeli türkü”, “koçaklama” ve “usta âşıklar” dallarında Türkiye birincilikleri kazanır. Katıldığı bütün yarışmalarda ödül alan âşık, 1969-1970 yıllarında Türkiye Âşıklar Bayramı jüri üyesi olarak da görev yapar. 1972’de, Türkiye Gazeteciler Sendikası “Altın Saz” yarışmasında “Yılın Âşığı” seçilir. Müzik-San Vakfı tarafından düzenlenen “2. Altın Saz” yarışmasında da ikinci kez “Yılın Âşığı” olur. “Ertuğrul Gaziyi Anma ve Söğüt Şenlikleri”, “Uluslararası İstanbul Festivali”, “Uluslararası Kartal Festivali”, “Antalya Film Festivali Âşıklar Yarışması”, “Silifke Festivali”, “Mut- Karacaoğlan Âşıklar Yarışması” gibi pek çok yarışmada, âşık edebiyatının değişik dallarında Türkiye Birincisi olur. Atatürk’ün Doğumunun 100. Yıldönümü dolayısıyla 1981’de, TRT tarafından düzenlenen yarışmanın “atışma” dalında da Türkiye Birincisi olur. 1968’den itibaren çok sayıda plâk ve ses bantları dolduran âşığın, ünü ülke sınırlarını taşar. 1987’de Şeref Taşlıova ile birlikte Marl Belediyesi tarafından Almanya'ya davet edilir. “Dünya Halk Hikâyeleri Festivali” için İngiltere’nin başkenti Londra’ya gider. Ayrıca İran, Gürcistan (Acara Özerk Bölgesi), Azerbaycan (Nahçıvan), KKTC, Yugoslavya, Macaristan, Belçika, Hollanda, Fransa, Danimarka, İsviçre gibi ülkelerde de sanatını icra eder (Durbilmez 2014: 63- 66).
1971’de “Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi”ni kurarak usta âşıkların bir araya gelmesini ve bazı genç âşıkların yetişmesini sağlar. Mürsel Sinan, Hakkı Viranî, Halis Altunbey, Ârif Tellioğlu gibi âşıklara ustalık eder (Durbilmez 2014: 132). Kars Halk Ozanları Derneği’nin kurucuları arasında yer alır. 1991’den itibaren, Âşık Şeref Taşlıova ile birlikte, “Kültür Bakanlığı Sivas Halk Müziği Korosu” sanatçısı olarak görev yapar (Durbilmez 2014: 63). Yirmi civarında plak ve ses bandı çıkar (Taşlıova 2006: 90- 112). Âşık edebiyatı konulu radyo ve televizyon programları yapar. 26 Mart 2005'te Ankara’da vefat eden Murat Çobanoğlu, Kars’ta toprağa verilmiştir (Durbilmez 2005: 119- 122). Kars Belediyesi, her yıl 6-7 Mayıs tarihleri arasında “Murat Çobanoğlu Âşıklar Bayramı” düzenlemeye başlamıştır.
Âşık, yirmi yaşına kadar “Devranî” mahlasını kullanır. Dudakdeğmez şiirlerinde “Yananî” mahlaslarını tapşırır. Âşık Reyhanî’nin teklifiyle, 1963’ten itibaren “Çobanoğlu” mahlasını kullanmaya başlar. “Âşık Murat Çobanoğlu”, “Murat Çobanoğlu” mahlaslarıyla söylediği şiirleri de vardır (Durbilmez 2014: 137- 139). Şiirlerini saz eşliğinde, genellikle doğmaca olarak icra eden âşık, “âşık makamları” (=saz havaları, ezgileri) konusunda da ustadır. 145 âşık ezgisi (makamı/havası) bildiğini ve icra ettiğini belirtir (Durbilmez 2014: 137). Muamma çözme, lebdeğmez söyleme, atışma yapma ve halk hikâyesi tasnif etme/anlatma özellikleriyle tanınır (Çiftlikçi 1996: 97- 106, Durbilmez 1997: 29, Durbilmez 2006: 341- 364). Şiirleri genellikle hece ölçüsünün 7, 8, 11, 14 ve 15’li kalıplarıyla oluşmuştur. Güzelleme, taşlama, yiğitleme (koçaklama), ağıtlama, öğütleme gibi yaygın nazım türlerinden başka; hikmetleme, yakarış (dualama), ileniş (kargışlama), methiye, muamma, hoşlama (karşılama), uğurlama (vedalaşma), sitemleme (yakınma), yalanlama, âşıknâme (şairnâme), yaşnâme, baharnâme gibi değişik türlerde de şiirler söyler ve yazar. Vatan, millet, bayrak, birlik ve beraberlik, din ve tasavvuf, tabiat ve insan konularını işleyen şiirleri çoktur (Baranseli 1967: 8-9, Baranseli 1970: 5817- 5819, Alptekin ve Sakaoğlu 2006, Durbilmez 2005: 119- 122, Durbilmez 2014: 90- 127).
Sazı eşliğinde doğmaca şiirler söyleyebilen, başka âşıklarla atışma yapabilen, muamma çözebilen, dudak-değmez söyleyebilen, âşık makamlarını bilen ve icra edebilen, hikâye tasnif eden ve anlatan Âşık Murat Çobanoğlu, âşık edebiyatı geleneklerinin 20. yüzyıldaki önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir (Durbilmez 2005: 119- 122, Durbilmez 2014: 90- 127). Tasnif ettiği hikâyeler: Âdil Şah ile Lâle Sultan, Ahmet ile Mehmet, Âşık Tüccarî, Bayburtlu İrşadî, Cünun Bey ile Dertli Sultan, Deli Kurt, Emri Eraslan, Hamithan ile Melek Sultan, Murat Han ile Peri (Han Sultan), Pervâne ile Hayat Sultan, Saraç İbrahim ile Güneş Sultan (Hallı Dilber) ve Yaralı Şahin’dir. Hikâye dağarcığında (repertuar) yer alan diğer hikâyeler: Alkan ile Peri, Asuman ile Zeycan, Âşık Garip, Emrah ile Selvi, Gül ile Müsenderen, Hasta Hasan, Hüseyin Bey, Kerem ile Aslı, Köroğlu’nun Kolları (İlk Kolu, Aslan Bey Kolu, Bolu Beyi Kolu, Cevher Paşa Kolu, Demircioğlu Kolu, Hasan Bey Kolu, Hasan Paşa (Silistre) Kolu, Gürün Kolu, Kiziroğlu Mustafa Bey, Kocabey Kolu, Oltu Kolu, Son Kolu), Melik Şah, Necip ile Telli, Salman Bey ile Turnatel Hanım, Seyfi bin Zülyezen, Şah İsmail ile Gülizar Hanım, Şeyhi Senan, Tahir ile Zühre, Yaralı Mahmut ve Yusuf ile Zeliha’dır. Şenlik- Kılıççı Karşılaşması ve Şenlik- Sümmanî Karşılaşması gibi bazı âşık karşılaşmalarını da hikâyeleriyle birlikte sergilemiştir (Durbilmez 2005: 119- 122, Durbilmez 2006: 341- 364, Durbilmez 2014: 99- 100).
Hakkında Karslı Âşık Murat Çobanoğlu (Balcı, 1992) adlı bitirme tezi, Karslı Âşık Murat Çobanoğlu, Hayatı, Sanatı ve Eserleri (Durbilmez, 1993) adlı bir yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. Karslı Âşık Murat Çobanoğlu, Hayatı, Sanatı ve Eserleri adlı yüksek lisans tezinde, Murat Çobanoğlu'na ait 85 semaî, 18 varsağı, 112 koşma, 79 türkü, 24 destan ve 26 divanî olmak üzere toplam 344 şiir tespit edilmiştir. Şiirler a) Semaîler, b) Varsağılar, c) Koşmalar, ç) Türküler, d) Destanlar, e) Divanîler başlıkları altında tasnif edilmiş, her şiirin ilk dörtlüğünün son mısrasının kafiyesi esas alınarak alfabetik sıralama yapılmıştır. Çobanoğlu'nun değişik âşıklarla farklı zamanlarda yaptığı karşılaşmalardan tespit edilen 88 atışma metni "Karşılaşmaları" kısmında verilmiştir. Karşılaşmaları a) İkili Karşılaşmalar, b) Üçlü Karşılaşmalar, c) Dörtlü Karşılaşmalar, ç) Altılı Karşılaşmalar başlıkları altında tasnif edilmiş; metinler âşıkların mahlasları göz önünde bulundurularak alfabetik olarak sıralanmıştır. "İkili Karşılaşmalar" başlığı altında, Çobanoğlu'nun Rüstem Alyansoğlu (6 karşılaşma), Efkârî, Nurî Çırağî (1 karşılaşma), Çoban Kızı (1 karşılaşma), Deryamî (1 karşılaşma), Mevlüt İhsanî (3 karşılaşma), İlhamî (14 karşılaşma), Müdamî (1 karşılaşma), Reyhanî (11 karşılaşma), Şeref Taşlıova (29 karşılaşma) ve Ümmanî (1 karşılaşma) ile yaptığı toplam 77 karşılaşma metni verilmiştir. "Üçlü Karşılaşmalar" başlığı altında, Çobanoğlu'nun biri Rüstem Alyansoğlu-Yaşar Reyhanî, ikisi Şeref Taşlıova-Deryamî, ikisi Şeref Taşlıova- İlhamî Demir, biri Şeref Taşlıova-Nuri Şahinoğlu ile yaptığı karşılaşma olmak üzere altı karşılaşma metnine yer verilmiştir. "Dörtlü Karşılaşmalar" başlığı altında, Çobanoğlu'nun ikisi İlhamî Demir-Ali Elvanî, Şeref Taşlıova, biri Şeref Taşlıova-Yaşar Reyhanî-Rüstem Alyansoğlu ile yaptıkları üç karşılaşma metni sunulmuştur. "Altılı Karşılaşmalar" başlığı altında ise iki karşılaşma tespit edilmiştir. Bunlardan ilki Rüstem Alyansoğlu-Yaşar Reyhanî-Şeref Taşlıova-Gül Ahmet-İlhamî Demir, ikincisi İlhamî Demir-Şeref Taşlıova-Yaşar Reyhanî- Davut Sularî- Rüstem Alyansoğlu ile yapılan karşılaşma metnidir. Hikâyecilik geleneği içinde de önemli bir yeri olan Çobanoğlu'nun anlattığı ustamalı hikâyelere "Necip ile Telli", tasnif ettiği hikâyelere "Hamit Han ile Melek Sultan", "Ahmet ile Mehmet", "Cünûn ile Dertli Sultan" başlıklı hikâyeleri örnek olarak verilmiştir (Durbilmez 2014).