Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Ayşe Güzin Altunbay, 6 Şubat depremi sonrası çocuklar üzerinde yaşanan travmaların etkisini en aza indirmek için ebeveynlere nasıl davranmaları gerektiği hakkında bilgiler vererek, “Ne hissettiğinizi çocuklara gösterin, içiniz başka dışınız başka olmasın.” şeklinde uyardı.
Mehmet TOPRAK/ Rüstem PEHLİVANLAR/HERKES DUYSUN
BURSA (İGFA) - 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen, 11 ili etkileyen ve on binlerce kişinin ölümü ile sonuçlanarak tarihe “Asrın Felaketi” olarak geçen depremler, bölge halkında da deprem fobisi (sismofobi) oluşturdu.
Depremlerin ardından hayat normale döndükten sonra korkularını yenemeyen birçok vatandaş, çocuk ya da yetişkin olsun, yalnız başına uyumaktan çekinir hale geldi.
Konu ile ilgili Herkes Duysun muhabirine açıklamalarda bulunan Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Ayşe Güzin Altunbay, 6 Şubat depremleri sonrasında hem çocukların hem de anne ve babaların aynı odada yatmak istemelerini normal karşıladığını belirtti.
“ÇARESİZLİĞİ GÖRDÜLER”
Depremden sonra yetişkinlerde de gözlemlenen kaygı, korku ve uyku sorunlarının özellikle yaşça küçük çocuklarda daha sık görüldüğünü kaydeden Dr. Ayşe Güzin Altunbay, “Depremin ardından çocuklarda gelişen korkular iki kaynaktan besleniyor. Birincisi bütün büyükler gibi onlar da çok büyük ve ürkütücü bir travma yaşadılar ve korktular. Çünkü deprem korkutucu bir şey. İkinci olarak anne babalarının gözlerindeki korku ve çaresizliği gördüler. Çocuklar güven hissini anne babalarından alırlar, güvende hissetmeleri için anne babalarının güvende hissettiklerinden emin olmaları gerekir. Bu nedenle çocuklarda deprem korkusunun yetişkinlerden daha uzun sürmesini bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“GÜVENDE HİSSETMEK İÇİN ZAMANA İHTİYACI OLABİLİR”
Depremden sonra değişen yaşam şartlarının da çocuklar için ciddi bir konu olduğuna dikkat çeken Dr. Altunbay, çok sayıda çocuğun evleri yıkıldığından dolayı konteynırlarda kaldığını hatırlatarak şöyle konuştu:
“Çok sayıda anne babanın kendilerinin çocuklarla aynı odada uyumak istediğini biliyorum, depremden sonra tüm aile aynı odada yaşıyor. İlk depremde farklı odalarda çok tedirgin oldukları için. Açıkçası hem çocukların hem de anne babaların aynı odada yatma istemelerini halen normal karşılıyorum. Bir sene daha yeni doldu. ben açıkçası ailelerin güvende hissetmek için biraz daha zamana ihtiyaçları olabilir diye düşünüyorum ama tabii zamanla normalleşme kapsamında bu tedirginliklerin rahatlamaya başlaması ve değişmesi lazım.”
“DEPREM ÇOCUKLARI HIRPALADI”
Deprem sonrası süreçte ergenlik dönemindeki (12-18 yaş arası) çocukların kendilerine ait, sakinleşebilecekleri alan ihtiyaçlarının daha fazla hissedildiğini ifade eden Dr. Altunbay, “Depremin çocukların psikolojilerine etkisini iki şekilde ele alabiliriz. Birincisi depremin bizzat kendisi çocukları psikolojik olarak hırpaladı. İkincisi de depremin sonuçları. Yani depremle birlikte değişen hayat koşulları çocukların psikolojisini olumsuz anlamda etkiledi. Bunların başında okulu sayabiliriz.” ifadelerini kullandı.
“GÜNLÜK RUTİNLER GÜVEN HİSSİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”
Çocukların depremden sonra okullarının, arkadaşlarının, öğretmenlerinin ve bütün okul rutinlerinin değiştiğini ve günlük tekrarlayan bu rutinlerin çocukların temel güven hisleri için çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Altunbay, “Ayrıca ev ve aile yaşamları değişti. Normalde 4-5 kişilik aileler, hatta bazen 7-8 kişilik aileler birkaç odalı evlerde kalırlarken şimdi konteynırlarda daracık bir alanda kalıyorlar. Böyle olunca aile içi çatışmaların şiddetlenebildiğini gözlemliyoruz. Ara sıra herkesin ihtiyacı olan, bir köşeye çekilip sakinleşebilmeleri için alan yok, oda yok. Hele de ergenlik dönemindeki 12-18 yaş arası çocukların kendilerine ait bir alan ihtiyaçları bu dönemde çok sıkıntılı hale geldi.” şeklinde konuştu.
“NE HİSSETTİĞİNİZİ ÇOCUKLARINIZA GÖSTERİN”
İçerisinde bulundukları durum dolayısıyla anne ve babalara sabırlı olmalarını tavsiye eden Dr. Ayşe Güzin Altunbay, “Belki bu biraz klişe bir şey olacak ama ben öncelikle sabır tavsiye etmek istiyorum anne babalara. Ancak tavsiyede bulunmak istediğim önemli bir konu daha var içinde bulunduğumuz bu hassas geçiş dönemi ile ilgili. Biz bazen çocuklarımızı bazı gerçeklerden korumaya çalışıyoruz, onlara gerçeklerin üzücü, korkutucu ya da hayal kırıcı taraflarını yansıtmamaya çalışıyoruz. Anne babalar diyorlar ki bize: ‘Depremde eşim öldü veya kardeşim vefat etti ya da işte çocuğum vefat etti, ama ben kalan çocuklarım üzülmesin diye yanlarında hiç ağlamıyorum hiç göstermiyorum üzüldüğümü.’ Ben bunu söyleyen anne babalara diyorum ki: Lütfen böyle yapmayın. Ne hissettiğinizi çocuklara gösterin, içiniz başka dışınız başka olmayın. Çünkü biz çocukları gerçeklerin korkutuculuğundan korumaya çalışırken bu sefer çocuk anlıyor ve şöyle diyor: ‘Bir şey var ama ne? Annem niye farklı davranıyor?’ Çocuklar anlamasalar bile havadaki gerginliği bir şekilde hissederler ve adını koyamadıkları bu gerilimle ilgili kendileri senaryolar yazmaya başlarlar ve genelde onların yazdığı senaryo gerçeğin kendisinden daha korkutucu ve üzücü olur.” ifadelerini kullandı.
“AĞLAMAK İSTİYORSANIZ AĞLAYIN”
Gerçekleri ya da duygularını çocuklarına göstermemeye çalışan anne-babalar gibi onların da kurdukları bu senaryoları anne-babalarından saklayacaklarını ve senaryonun tüm ürkütücülüğü ile tek başlarına kalacaklarını da kaydeden Dr. Altunbay, “Böyle olduğunda artık anne babaları onları destekleyemez iç dünyalarında. O yüzden mümkün olduğu kadar, yani çocukların yaşlarına uygun şekilde gösterebilmeyi tavsiye ediyoruz üzüntülerini ya da kaygılarını. Yani eğer ağlamak istiyorsanız ağlayın, çocuklar var diye yutkunmayın. Çünkü deprem çok yıkıcı olarak girdi hayatımıza ve ağlayacak çok kayba yol açtı. Bilakis çocuk sizin ağladığınızı görürse size sorma fırsatı olur. Bu konularla ilgili sizinle konuşabileceğini sizden öğrenebilir. Siz çocuğu korumak adına tüm bu yası, üzüntüyü, çaresizliği kendiniz yalnız yaşarsanız, bu sefer çocuk da sizi üzmemek adına duygularını tek başına, içinde gizli-saklı yaşamaya başlayacak. Bu da bizim istemediğimiz bir şey. Çünkü bu sefer uzun süre biriktirecek içinde canını sıkan konuları. O yüzden mümkün olduğu kadar anne babaları çocuklarla üzüntü, korku ve öfkelerine dair konuşmayı tavsiye ediyorum.” dedi.