Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus'a eşlik etmek üzere DSÖ'nün periyodik olarak kamuoyunu bilgilendirdiği medya brifingine davet edilen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kovid-19'un sağlık çalışanları üzerindeki etkisi, sağlık çalışanlarının korunması için atılan adımlar ve Türkiye'deki sağlık çalışanlarının aşılanmasındaki son durum hakkında görüş ve değerlendirmelerini uluslararası kamuoyu ile paylaştı.
Bir yılı aşkın süredir süren Kovid-19'un son yüzyıl içinde, tüm dünyanın aynı anda mücadele ettiği en büyük salgın olduğunu vurgulayan Koca, hastalığın, sadece sağlığa yönelik bir tehdit olmayıp, hayatın tüm alanlarına etki ettiğini belirtti.
❮❯
Salgının ilk günlerinden itibaren bütün ülkelerin sağlık sistemlerinin kapasitesi başta olmak üzere, imkanlarının el verdiği ölçüde, mücadeleye devam ettiğini söyleyen Koca, mücadele şekillerinde bazı farklılıklar olsa da tüm dünyanın kolektif olarak sağlık çalışanlarının hayatlardaki önemi konusunda güçlü bir düşünce sahibi olduğunu anlattı.
Bakan Koca, şöyle konuştu:
"Bu düşünce o kadar güçlüdür ki sağlık çalışanlarına karşı yeni bir etiğin doğuşuna yol açmaya başlamıştır. Fikrimi açmak için, ifadesini milattan önce 4. yüzyılda, Hipokrat'ta bulan ünlü ilkeye atıfta bulunacağım. Bu ilke 'Primum non nosera' ilkesidir. Ülkemde ve başka ülkelerde insanlar şuna tanık oldu: Ana prensibi hastaya zarar vermemek olan sağlık çalışanları, bu salgında, kendilerine zarar gelmesi ihtimalini göğüslediler. Sağlık hizmeti alanlar tarafında gelişmeye başladığını fark ettiğimiz yeni etiğin temeli bu tanıklıktır. Bu tanıklık, sağlık hizmeti mensuplarının toplumlardaki manevi statüsünü yüceltmiştir.
İnsanların, kitlesel olarak korku içinde, güven arayışında olduğu bu dönemin kahramanları sağlık çalışanlarıdır. Ortaya çıkmakta olan yeni etiğin arka planında bir faktör daha var. Bu faktörü şöyle tanımlayabiliriz: Sağlık hizmeti salgın öncesine dek birey ile sağlık çalışanı arasında bir hizmetti. Salgınla bu ilişki, toplumla sağlık çalışanları arasında çok geniş, kuşatıcı bir ilişkiye dönüşmüştür. Bu görüşler doğrultusunda, toplumların sağlık çalışanlarını daha üstün bir konuma yerleştirmek için istekli olduğunu belirtmek gerekiyor. Karar vericilerin sağlık çalışanları için yapacakları, toplumların talebi olan şeylerdir."
Fahrettin Koca, Türkiye'nin salgına karşı verdiği mücadelenin hem yurttaşlar hem de dünya tarafından iyi bilindiğine dikkati çekerek "Sürece şekil veren gücü, işinde yetkin, özverili, dahası kendini bu yıkıcı hastalığın önünü kesmeye adamış insanlardan almaktayız." dedi.
Sağlık çalışanlarının mesleklerinin doğası gereği gözlerini karartarak en ön safa atıldıklarını dile getiren Koca, "Onlar, bu görevi ifa ederken, toplumun geri kalanına ve karar vericilere önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu bilinçle hareket edip gerekli politikaları oluşturabilen toplumlar, sağlık çalışanlarının motivasyonunun yükseltilmesi ve üzerlerindeki yükün azaltılması noktasında en yüksek desteği verebilecektir." diye konuştu.
"Koruyucu ekipman tedariki, yeni bilimsel gelişmeler konusunda eş zamanlı bilgilendirme, sosyal ve ekonomik destek sağlanması" gibi konuların Türkiye'nin çalışmalarındaki başlıklarından sadece bir kısmı olduğunu aktaran Koca, yeni istihdamlarla mevcut sağlık çalışanlarının yükünün hafifletilmesinin ise öncelikli uygulamaları arasında yer aldığını anlattı.
Koca, bir diğer önceliklerinin ise görev ve sorumlulukların yeniden tanımlanıp paylaştırılması, acil olmayan iş yüklerinin zamana yayılması gibi önlemlerin alınması olduğunu söyledi.
Fahrettin Koca, "Bunların hiçbiri gösterilen fedakarlıkların karşılığı değildir. Emeklerin pratik karşılıklarının verilebilmesi yanında, yine bu emeklerin zamana mühür vuracak şekilde karşılık bulması da gerekmektedir. Toplumlar böyle onurlandırmaları artık ödev biliyor. 2021 yılının Uluslararası Sağlık Çalışanları Yılı ilan edilmesi fikrinin başından beri güçlü bir savunucusu olmamızın nedeni de budur." diye konuştu.
Bakan Koca, Genel Direktör Ghebreyesus'un bir süre önce önemli bir paylaşımda bulunarak "sağlık çalışanlarının dünyayı kurtardığını, şimdi dünyanın görevinin sağlık çalışanlarını korumak olduğunu" belirttiğini ve tüm dünyadaki sağlık çalışanlarının çok kısa sürede Kovid-19 aşısına erişmesi gerektiğinin altını önemle çizdiğini aktardı.
"Bu çağrıya bütün kalbimle katılıyorum. Aynı anlayışla, Türkiye olarak, yaklaşık 1 milyon 100 bin sağlık çalışanımızın aşılanmasını 45 gün gibi kısa bir süre içerisinde tamamlamış bulunmaktayız." diyen Koca, şunları kaydetti:
"Her ne kadar şu anda aşı üreten ülkeler arasında yer almasak da temin ettiğimiz aşıların bir kısmını sağlık çalışanları için kullanılmak üzere farklı ülkelerle paylaştığımızı da eklemek isterim. Tüm sağlık çalışanları tüm insanlık için çalışıyor. Bizlere düşen bir başka görev, aşıya sağlık çalışanlarının erişiminin güçlü bir savunuculuğunu yapmaktır. Türkiye olarak, aşı üreticisi ülkeler ile erişim sorunu yaşayan ülkeler arasında diplomatik köprüler kurarak, kolaylaştırıcı rolü üstlendiğimizi belirtmek isterim. Bu girişimlerden sonuç almaya başladığımızı memnuniyetle ifade etmeliyim. Şunu da vurgulamak isterim ki, Türkiye'nin yerli aşı üretim çalışmaları çok hızlı bir şekilde devam etmektedir. Kısa zamanda kendi aşımızı üreteceğimize inanıyoruz. Emin olunuz ki aşı üreticisi ülkelere tarafınızdan yapılan çağrı, bu gelişmeyle birlikte Türkiye'de karşılığını bulacaktır.
2021'in bir günü değil, 2021 yılı sağlık çalışanlarına adanmıştır. Yıl boyunca, bu kapsamda birçok etkinlik gerçekleştirilecek. Türkiye olarak sürece en aktif katkıyı verme kararlılığındayız. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası platformlarda, fikir, proje ve etkinliklerle sürecin savunucusu ve bir yürütücüsü olmaya devam edeceğiz. Türkiye ile birlikte dünya toplumlarının ödev ve minnet duygularını harekete geçireceğiz. Sağlık çalışanlarının saygınlığını, mesleklerinin manevi statüsünü insanlık vicdanıyla etik sorumluluk gereği daha da yüceltmeye çalışacağız."
"Ortak kahramanlık destanı, dünyanın en büyük kentlerinden en ücra köşelerine her yerde ve yüzlerce farklı dilde. Bu destanın insanlığın ortak dilinde, kalbin sesiyle yazılmaya ihtiyacı var." ifadesini kullanan Koca, salgına karşı verilen savaşın da üniformalar içinde verildiğini belirtti.
Koca, şunları söyledi:
"Bu üniformalar, en büyük sevgiyi uyandıran üniformalardır. İnsan ırkı, bu üniformaların rengidir. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi, tarihi, şimdi yazılması, anıtları daha sürerken dikilmesi gereken bir zamandır. Bu amaçla sadece bir başlangıç olarak, DSÖ ile birlikte, sağlık çalışanlarına adanmış anıt görevi de görecek dijital bir platform kurma hazırlığındayız. Değerli dostum Tedros, bu platforma sizin de şahsi desteklerinizi bekliyorum."
Fahrettin Koca, konuşmasının sonunda tüm dünyadaki sağlık çalışanlarına, "Sizler, tüm insanlığın, aynı anda, aynı sebeple şükran duyduğu insanlarsınız. İnsanlık, bu duygusunu ifade etmenin en güzel yolunu bulacaktır. Hepinize saygılarımı sunuyorum." mesajını iletti.
Koca, Kovid-19 ile mücadele kapsamında yerli aşı çalışmalarına ilişkin, "Önümüzdeki ağustos, eylül gibi, yaz dönemi ilk aşımızın biteceğine, başarıyla sonuçlanacağına inanıyorum." dedi.
Koca, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus'a eşlik etmek üzere davet edildiği DSÖ'nün medya brifinginde yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Genel Direktör Ghebreyesus, Kovid-19 salgınıyla mücadelede, dünya genelinde dayanışma içinde olunmasının önemini defalarca dile getirdi. Türkiye'nin bu sürece katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye'nin dünyaya ne gibi katkısı oldu?" sorusunu cevaplayan Koca, Türkiye'nin salgın sürecinde 158 ülkeye koruyucu ekipman, tanı kiti ve solunum cihazlarını da içeren yardımlarda bulunduğunu belirtti.
Koca, Kovid-19 sürecinde DSÖ'nün de içinde olduğu 14 uluslararası kuruluşla iş birliği yaptıklarını belirterek, "Ben bizzat, bu süreçte 20 ülkenin sağlık bakanıyla birebir görüşme içinde oldum. Ayrıca Koronavirüs Bilim Kurulu'muz da 13 ülkeyle tecrübelerini paylaştı." dedi.
"Türkiye, sağlık çalışanlarını aşılamaya öncelik veren ülkelerin başında geliyor. Türkiye'nin aşı üretimi ve temini konusunda şu anki durumu hakkında bilgi verir misiniz?" sorusu üzerine Koca, şu bilgileri paylaştı:
"Kovid-19 aşılarıyla ilgili, şu an Dünya Sağlık Örgütü tarafından kaydı tutulan aşılar listesinde 18 aşımız var. Bir tanesi, Faz-2 safhasında olan, bir ay sonra Faz-3 safhasına geçmesini ümit ettiğimiz inaktif aşı. Ayrıca dört tane aşımızın da Faz-1 çalışması başladı. Önümüzdeki ağustos, eylül gibi, yaz dönemi ilk aşımızın biteceğine, başarıyla sonuçlanacağına inanıyorum."
Koca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, dünya genelinde 100'e yakın ülkenin henüz aşıya ulaşamadığını, yerli aşının üretilmesinin ardından en uygun şartlarda tüm insanlığın kullanımına sunulacağını belirttiğini anımsattı.
Türkiye'nin inaktif, mRNA, virüs benzeri parçacık temelli gibi farklı teknolojiler kullanarak aşı geliştirme çalışmalarını sürdürdüğüne işaret eden Koca, "Ayrıca nazal aşı teknolojisi de Faz-1 aşamasına zannediyorum 2-3 hafta içinde geçmiş olacak. Yani 4-5 ay sonra ilk etapta birkaç aşımızın devreye girebileceğini ve insanlığın kullanımına da Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle geçirebileceğimizi ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
Koca, aşıya erişime ilişkin, "Dünya bu konuda büyük bir sorun yaşıyor. Aşıların fikri mülkiyet hakları olmadan bütün dünyada, her ülkede üretilebilirliğinin önünü açmanın çok faydalı olacağı kanaatindeyim. Bu konuyla ilgili daha somut girişimlerin yapılması gerektiği kanaatindeyim." ifadelerini kullandı.
Kovid-19 ile birlikte Birleşmiş Milletler'in (BM) sağlık alanında uzmanlaşmış tek kuruluşu olan DSÖ'nün uluslararası kamuoyuna sunduğu güncel bilgilendirme ve değerlendirmeler büyük önem kazandı.
Zaman zaman DSÖ Genel Direktörüne medya brifinglerinde Kovid-19 ile mücadelede önemli roller üstlenen uluslararası kuruluş temsilcileri, siyasetçiler ve küresel sağlık liderleri eşlik ediyor.
Koca'nın brifinge davet edilmesinde Türkiye'nin başarıyla sürdürdüğü Kovid-19 mücadelesi, üstlendiği küresel liderlik ve sağlık çalışanlarına yönelik yaklaşımı etkili oldu.
Uluslararası medya başta olmak üzere tüm dünya tarafından çok yakından takip edilen ve büyük ilgi gören brifingin, DSÖ'nün teknik altyapısı kullanılarak gerçekleştirilen canlı yayınına DSÖ'nün "Kovid-19 sitesi" ve sosyal medya hesaplarından erişim sağlandı.