Ölümünün ardından 150 yıl geçmesine rağmen hâlâ onu kutlu davasında verdiği büyük mücadelesinden dolayı saygı ve sevgiyle hatırlıyoruz.
Şeyh Şamil 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde doğdunu belirten Veteriner Hekim Ahmet Metin Alkan, Şeyh Şamil’in .Babası bölgenin yerli halklarından Avar Türklerine mensuptur. Öğrenimine bilgin Said Harekani’nin yanında başladı. Daha sonra kayınatası olan Nakşibendi Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumuki’nin talebesi oldu. 15 yaşında iken at binerek kılıç kuşandı, 20 yaşında da atlama, ateş etme, koşu, kılıç gibi spor dallarında üstün yetenek sahibi oldu
Kendinden önce İmamet makamında bulunan Gazi Muhammed ve Hamzat Beğ’in müşavirliğini yaptı.
Şeyh Şamil, İmam (devlet başkanı) seçildikten sonra iç işlerini düzenleyerek Ruslara karşı daha etkili savaşmak için lüzumlu idari ve askeri teşkilatları yeniden intizam etti. Eğitime de önem vererek yeni medreseler yaptırdı.
Şeyh Şamil 1834 yılından 1859 yılına kadar Rusya’nın dev ve gelişmiş ordusu karşısında yılmadan mücadele vermiştir. Kendisinden önceki İmamlar döneminde fiilen 10 yıl kendi İmamlığı süresini de katınca tam 35 yıl kutlu davası için savaşmıştır. Bu savaşlarda dev Rus ordusuna karşı az sayıdaki müridi (asker) ile kahramanca mücadele etmiş ve Ruslara çok zayiat verdirmiştir.
1859’un 6 Eylül’ünde yapılan savaşta Gunip’te Prens Baryatinsky komutasındaki 70.000 kişilik Rus ordusuna elindeki bütün kuvvetleri tükendiği için esir düşer. Şeyh Şamil, ailesi ve 40 kadar adamı Peterburg’a Çar’ın sarayına götürülür. Çar II. Aleksandr tarafından sarayın kapısında hayret verici şekilde nazik karşılanır. Bunun nedeni tam 35 yıldır Kafkasya’yı Ruslara zindan eden ve elindeki çok az askere rağmen Ruslara karşı kahramanca mücadele veren Şeyh Şamil’in dünyaya yayılan şöhretidir.
Şeyh Şamil bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderilir. Esaret bu büyük başbuğu ve büyük kızı ile gelinine büyük üzüntü verir. Büyük kızı ve gelini veremden vefat ederler.
Büyük bir alperen olan Şeyh Şamil, hacca gitmek için Çardan izin ister oğlu Muhammed Şefi’yi rehin bırakarak, hac ibadetini ifa etmek için 1870 yılında ilk önce İstanbul’a uğrar. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlanır. Şeyh Şamil’in İstanbul’a geldiğini duyan halk bu büyük kahramanı görebilmek için saraya akın eder.
Şeyh Şamil’in bu mübarek yolculuğunu gerçekleştirmek için Sultan Abdülaziz bir gemi tahsis eder. Cidde limanında Mekke Emiri, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından karşılanır.
Hac sırasında Şeyh Şamil’in orada olduğunu öğrenen yüz binlerce kişinin Şeyh Şamil’i görmek için izdiham yaratmasından korkulduğu için görevliler tarafından Kabe’nin üzerine çıkarılarak bu kalabalığın arzunu yerine getirir.
Hac ibadetini yerine getiren Şeyh Şamil Medine’ye geçer. Medine’de iyice takatten düşerek hastalanır, yatağa düşer ve 17 Şubat 1871’de 74 yaşında iken hayata gözlerini yumar.
İşte büyük alperenin mücadelelerle geçmiş olan hayatının en kısa hali budur. Tabii hayatının 35 yılı savaşlarla geçmiş birinin hayatını iki üç satıra sığdırmak zor ama gene de ölümünün üzerinden 150 yıl geçmesine rağmen büyük bir saygıyla anılan Şeyh Şamil halen daha Rusların esaretinde bulunan Türk Muhtar Cumhuriyetlerine ve Topluluklarına büyük bir önderdir.
Sinesinden nice büyük şahsiyetler çıkaran necip Türk ırkının kahraman yüreklerinden birisi olan Şeyh Şamil Hazretlerini dualarla anıyoruz. Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.