Dünyanın her döneminde bilgiye sahip olan, yöneten ve kullanan toplumların, her konuda daha ileri seviyede oldukları herkesçe kabul gören bir gerçektir. Bilgiye ulaşmanın en güvenilir yolu ise kitap okumaktan geçmektedir. Bu sessiz öğretmelerin mekânlarının başında kütüphaneler gelmektedir.
Kütüphaneler, okuma ve araştırma alışkanlığını geliştirip, fikir, düşünce ve bilgi ürünlerinin kişiler arasında paylaşılmasını sağlayarak, kültür mirasının geleceğe aktarılmasına katkı sunmaktadır.
“Rabbinin adıyla oku” hitabında okuma, yazma ve ilme çağrı vardır. Çünkü ilim öyle bir güç ve değerdir ki; Âdem (as) onun sayesinde meleklere üstün kılınmıştır. “İlim, kadın ve erkek herkese farzdır” buyuran Peygamberimiz (s.a.v) de ilme ve eğitime özel bir önem vermiştir.
Bizler, ilk emri “Oku” olan bir inancın mensuplarıyız. Ecdadımızda her dönemde bilgiye ve okumaya önem vermiştir. Çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, tarihi ve kültürel birikimini Anadolu Selçuklu Devletine Başkentlik yaparak taçlandırmış olan , ilk kütüphane Selçuklu Türkleri devrinde Emir Şemsettin Altınapa tarafından İplikçi Medresesi’nde açılmış, daha sonraları, Nizamiye Hankâhı’nda, Sadreddin-i Konevî Medresesi’nde ve Atabekiye Medresesi civarında çok sayıda kütüphane açılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu devrinde ise, bugün hâlâ hizmete devam etmekte olan Yusuf Ağa Kütüphanesi ve Mevlâna Dergâhı Kütüphanesi kurulmuştur.
Kelime anlamı olarak kitapevi olan kütüphaneler, günümüzde sadece kitapların bulunduğu ve kitaplardan istifade edildiği yerler değil, toplumu ilgilendiren konularda konferanslar, kurslar, el becerileri ve sanat eserleri gibi birçok etkinliğin düzenlendiği, toplumun sosyal kalkınmasına yardımcı olan kültürel, eğitici, dinlendirici faaliyetlerin de merkezleridir.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta kütüphanecilerimiz olmak üzere, Bursalı kitapsever hemşehrilerimin Kütüphaneler Haftası'nı kutluyor, bu haftanın İlimizde ve Ülkemizde kitap okuma alışkanlığına, bilgiye ve öğrenmeye olan ilgiyi daha da artmasını temenni ediyorum.
