meta http-equiv="Content-Type" content="text/html; charset=windows-1254" />

Abdurrahman ZEYNAL


DALLI KAVAK GEÇİDİNDE ATTAN DÜŞÜNCE

9 Ekim Sabah erkenden Mustafa dedenin Davudi sesiyle uyanıp yakındaki çeşmeye gidip soğuk su ile elimizi, yüzümüzü iyice yıkadık, odaya döndüğümüzde hazırlanan kahvaltıyı huzuru afiyetle yedikten sonra annem misafir olduğu evden geldi.


Atlarımıza binip Norşen köyüne doğru hareket ettik. Güneş yükselirken Norşen köyünü geride bırakarak dağlar arasındaki Dallı Kavak geçidinden geçerek İspire doğru yol almaya başladık.

Yollar deniz seviyesinden epey yüksek, dev vadiler, keskin yamaçlar.. Çam ağaçlarının muhteşem gök yüzüne ulaşma isteği. Bu engin dağ yamaçlarında yaban hayata hayat veriyordu. Korkarak gitmeye çalışıyoruz. Allah korusun düşsek perişan oluruz diye pür dikkat at sırtında ilerliyoruz. Olacak oluyor bindiğim atın ayağı bir yere çarpınca düşerek biraz yamaçta yuvarlandım. Bereket yer biraz yumuşaktı. Arkadaşlarım imdadıma yetiştiler. Üstümdeki toprakları temizleyip biraz dinlendikten sonra ufak tefek acım var idi ama bir yerimde kırık çıkık olmamıştı. Allah'a şükredip tekrar atlarımıza binip yola koyulduk.

İkinci durağımız olan Stany köyüne varıp bir hana misafir olduk. Hanlar bir garip yerlerdi. Annem ve üç arkadaşımla hana giderken atlarımız seyisler aracılığıyla yerleştirilip otlarını verdiklerinde bizlerde handaki odalarımıza çekildik. Saatlerce at sırtında yol almış, karnımızda iyice acıkmıştı. Handa kendi yemeğimizi kendimiz yapacaktık. Onunda kolayı vardı. öğrendiğimiz kadarıyla köyden temin ettiğimiz yumurtaları tezek ateşinde pişirip karnımız doyurduk. Artık uyuyacak haldeydik.

10 Ekim Cumartesi sabahı uyanıp tekrar hazırlıklarımızı yaptık. Yola çıkarken iki arkadaşım kendi okullarının olduğu köylere gidince annem ve ben atların sırtında tekrar yola çıktık. Yollar uzuyor, tabiatın yer yer zorluğu gözümü korkutuyordu. Zavallı annem günlerdir yol yorgunu olmuş, kendince gideceğimiz Fisirik köyünü merak ediyordu. Zaman hızla ilerliyor... Öğle, derken ikindi oldu. Güneş gurup vaktinde zevale ererken Fisirik(Devedağı) köyüne yaklaştığımızdan derin bir nefes aldık. Köylüler bizleri karşılayıp hoş geldiniz dediler.

Köyün muhtarı gelenler arasındaydı.Muhtar İbrahim Efendi kendini tanıttıktan sonra öğretmen oğlum geçici olarak bizim hanemize buyurun, misafirim olun, sonra asıl oturacağınız eve yerleşirsiniz deyip evine davet etti. Zaten başka yapacağımız iş olmadığı için davet huzuru kemalle kabul ettik.

Muhtarın büyük bir erkişi(misafir odası) odası vardı. Annemle geçici olarak buraya yerleştik. Muhtarın hanımı (Allah razı olsun) bizim için yemekleri hazırlayıp odamıza getirdi. Yedik. Allah'a şükrettik. Muhtar yol yorgunusunuz bize müsaade edin sizde istirahat buyurun. Allah rahatlık versin diyerek gitti.

On iki gündür yollardaydık. Halimiz perişandı. Annem ilerleyen yaşından kaynaklanan durumu nedeniyle epey perişan olmuştu. Gerçekten zor bir yolculuktan sonra Devedağı köyüne gelmiş bu cana yakın insanlarla karşılaşmıştık. Trenle, at sırtında geçen günler bizi çok yormuştu. Yatağa girince derin bir uykuya dalmıştık.